Alice in Wonderland
Hafta sonu birazda 3 boyutun hatırına “Alice in Wonderland” yani bizim bilindik Alice Harikalar Diyarında filmine gittim. Aslında önce gitmeyi düşünüyordum ama sonra Avatar’ın gişe başarısını geçtiğini duyduğumda hemen kararımı verdim. 🙂 Ben çok farklı bir bakış açısı sunacaklarını beklemiştim ama ana hikayeye oldukça bağlı kalmaya çalıştıklarından bilindik hikayenin pek fazla ötesine geçememişler.
Filmi izlerken özellikle filmin ilk bölümü bir hayal kırıklığı yarattı bende. Çünkü klasik Alice’in kuyudan düşüşü, önce küçulüp anahtarı masada unutması, sonra yeniden büyüyüp anahtarı alması ve geri küçülmesi ve…. Artık bunları o kadar ezberlemişim ki değil 3 boyutlu değil 10 boyutlu olsada yine de sıkıcıydı. Filmin tamamı eski bildik hikaye üzerine değildi elbette ama gereğinden fazla eski hikayenin tekrarlandığını düşünüyorum. Özellikle Alice’in büyüyüp küçülürken elbiselerinin üzerinde kalmasına değinmeden geçemeyeceğim. Bir an için acaba çocuk filmi değil mi diye heyecanlanmıştım.:)
Filmdeki animasyonlar ve tekonojiye diyecek bir şey yok. Gerçek ve çizgi çok güzel iç içe geçmiş ve on numara olmuş. Ama filmin 3 boyutlu izlenmesine pek gerek yoktu. Genelde sakin geçen bir seyir hali var zaten. Bir tek hikayedeki kaybolabilen kedi için güzel 3 boyut efektler vardı. Kostüm ve makyajları da oldukça başarılıydı.
Filmin yüzde yüzde animasyon olsa daha başarılı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu şekilde yapmak gerçekten daha zor ve zahmetli. Böylesine güzel bir çalışmanın daha eğlenceli olmaması yazık olmuş. Shrek serisi gibi yüzde yüz animasyon olmasa da bu tarz filmlere Shrek serisiyle beraber ince bir komedi anlayışı misyonu yerleşti. Zekice düşünülmüş ince bir mizah anlayışına Alice in Wonderland’da pek rastlayamadım açıkcası.
Johnny Depp’i makyajdan tanımak nerdeyse imkansızdı ama yine her zamanki çok iyiydi. Artık bu adam normal bir filmde oynarsa şaşıracağız galiba. Farklı ve fantestik çalışmaların aranan oyuncusu oldu artık. Şu andaki MIDB puanı 7.0 gözüküyor. Bence hak ettiği puanı da almış. Herşeye rağmen bu traz çalışmaları çok seviyorum. 🙂 Umarum daha çok çekeler.
Herkese iyi seyirler…
Batur ORKUN
23 Mart 2010
Gişede Avatarı geçmesi beklentilerimi arttıdı, açıkcası daha iyi bir film izleyeceğim düşüncesiyle gittim ama film beklentilerimin altındaydı? Güzel bir film izledim diyemem ama efektler yansıtılan o masalsı dünya gerçekten güzeldi.. 3D olması beni o masalsı dünyanın içine dahil etmesi açısından bir artıydı…. Kötü film mi diye sorarsanız değildi , küçük bir cocukla eğlenceli vakit geçirilebilecek bir film ama bana göre yetişkin için tavsiye edilecek bir film değil.Beni en çok etkileyen sahne, kulübedeki o canavarın gözüne kavuşmasının mükafatı olarak şefkatle Alicen yaraladığı kolunu yalamasıydı 🙂 bide kırmızı koca kafalı , sürekli ölüm emri veren kraliçeye de bayıldım, arada gözüküp kaybolan o sevimli kediyide unutmamak lazım