The Adjustment Bureau
Uzun zamandır bir film hakkında yazmıyordum. Ama uzun zamandır da böle iyi bir kurgu izlememiştim doğrusu. 2011 yapımı film olduça yeni ama hak ettiği etkiyi göremedi bence. Şu andaki MIDB puanı 7.1 olmakla beraber bunun bir puan üzerine çıkabileceğini de düşünüyorum.
Hepimizin merak ettiği bir şey vardır. Bu karmaşık evdende düzen nasıl sağlanıyor. Kim sağlıyor diye sormuyorum. Çünkü herkesin cevabı bellidir. Dini inançlarımız gereği her şeyde tanrının elinin olduğunu düşünürüz. Aslında benim şahsi fikrime göre her olayda tanrının eli yoktur. Mükemmel bir düzen kurulmuştur ve bu düzen içerisinde seçimlerimize göre gelişen olaylar vardır. Örneğin 36 ay taksitle bir servet ödeyerek aldığınız cep telefonunu düşürdüğünüzde, tanrıyı suçlayamassınız. Bu tamamen sizin salaklığınızın ya da dikkatsizliğinizin bir sonucudur. Yaptığınız seçimler, hatta çevrenizdekilerin yaptıkları seçimler ile evrenin getirdikleri, ki biz buna tesadüf diyoruz, birlikte size bir yol çizer. Bana göre bu şekilde mükemmel tasarlanmış bir sistemde bu kadar çok düzenleme yapmak gerekmez. Zaman akar, seçimler yapılır ve herkes hak ettiğini yaşar!
Filmde tabanı dine dayalı olan bu konu din’e hiç girilmeden kurgulanmış. Aslında filmde en çok hoşuma giden ayrıntı buydu. Tanrı kelimesi (god) yerine patron (boss) kullanılmış. Bazı melek’imsi canlılar için de “Melek” kelimesi kullanılmamış. Her kişinin bir koruyucu meleği vardır fesefesinden yola çıkan kurguda, koruyucu melek yerine insan görünümünde hayatımızı düzenleyen canlılar var. Ellerindeki kitapta yazan yaşamamızdan çıkmamamız için bizi yönlendiriyorlar. Tam bir kaderci anlayış yani. Ama başrol erkek oyuncumuzun sorumlu meleği uyuya kalınca işler biraz karışıyor. Tanışmaması gereken hayatının aşkıyla tanışıyor ve meleklerin varlığını öğreniyor. Bu saatten sonra inatçı aşık kızı tekrar bulmaya çalışırken melekler buna engel olmaya çalışıyor. Ama hayat bir şekilde yıllar sonra yenine karşılaştırıyor çiftimizi. Sonrasında meleklerin ayırma savaşı başlıyor ki filmin en eğlenceli kısmı da burası.
Kurguda açıkta kalan ve saçma şeyler yok değil. Ama böle bir kurguda çok fazla beklenti içerisinde olmak da haksızlık olur. Konu dinle doğrudan bağlantılı olduğu için açkta kalan şeyler fazla rahatsız etmiyor. Bu fantastik kurgu aynı zamanda çok hoş bir aşk ve ayarında bir komedi içermektedir. Bu sebeple yeteri kadar övgüyü hak etmektedir. Beni en fazla rahatsız eden saçmalık; aşık erkeğimizin meleklerden ve düzenden haberi olduktan sonra, meleklerin ya susarsın ya da konuşursan seni sıfırlarız demesiydi. Tam filmdeki adıyla “reset” leme. Yani tüm hafızasını silecekler. Ancak neden son 10 dakikayı silmediklerine pek anlam veremiyorsunuz. Çünkü onun yapılamacağını anlatmaya pek gerek duymamışlar. Ama onu yapsalar film ilerlemiyor 🙂 Herşeye rağmen genel olarak baktığımızda iyi bir kurgu diyebilirim.
Filmin sonunda aşkın kaderi bile yenebileceğini görüyoruz. Aslında konu sadece aşk değil, insanın bir karar vererek onu uygulamaya geçirmesi ve ısrarcı olmasının sonucu neler yapabileceğine güzel bir örnektir. Aşık erkeğimizin aşkı için amerika başkanı olmaktan vazgeçmesi biraz abartı olmuş ama aşka inanmasam bile aşkın gücüne inanırım.
Herkese kaderini değiştirecek güzel aşklar ve iyi seyirler…:)
Recent Comments