Mevlananın Şem’e Yakarışı: Etme!
Riivayete göre,
Mevlana ve Şems’in yolları kesiştikten sonra günler ve geceler boyu süren ilahi sohbetlere dalarlar. ikisi birlikte köşeye çekilerek tüm vakitlerini bu sohbetlere adarlar. mevlana otuz sekiz, şems altmış yaşındadır. haklarında dedikodular başlar. bugün bile aralarındaki ilişki bu denli güçlü bir ilahi aşk mıdır yoksa gay midir bu ikisi diye süregelen tartışmalar, o zamanlarda da şiddetiyle vuk-u bulur, şems dayanamaz, konya’yı terk eder ve şam’a yerleşir. bir yıl sonra şems, mevlana’nın mektubuna karşılık vererek konya’ya geri döner. mevlana havalara uçar, yüzü tekrar gülmeye başlamıştır. günlerce süren sohbetler ve akabinde dedikodular tekrar başlar. şems ortadan kaybolur ve onu bir daha da gören olmaz.
mevlana üzüntüsünden kahrolur, şems’i aramak için iki kez şam’a gider. bulamaz. şems’i bulma umutlarını yitiren mevlana, onun fiziksel varlığından ya da yokluğundan vazgeçer ve manen şems ile, hayaliyle yaşamaya başlar.
şems, mevlana’yı ve konya’yı terk etmeye karar verdiği zaman mevlana ona “etme” diye yalvarır:
bugüne kadar okuduğum en güzel şeylerden biridir bu yakarış.
duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme
başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun, etme
sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun, etme
çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme
ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun, etme
ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme
sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme
bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme
aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme
ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme
şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
o zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme
bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun, etme
harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme
isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
mevlana – 1247
Not:
Hüsnü ŞENLENDİRİCİ – İsmail TUNÇBİLEK – Yılmaz ERDOĞAN bunu seslendirmişler
Güzel olmuş..
http://www.youtube.com/watch?v=r9rHzjNa4vE
Az önce okudum Sayın Batur …ruh bir yükseldi bir de haline bakıp düştü… ellerine sağlık.
ruh düşmez…bedendir o sayın özlem 🙂